Sanatçı Sedef Ecer ile Paris’teki evindeyiz…
Yazar, yönetmen ve oyuncu Sedef Ecer’in Paris Canal Saint Martin’de bulunan ve dört kişiden oluşan ailesiyle paylaştığı evinde sıcak ve samimi bir hava esiyor. Ecer, evinin dekorasyonu için ‘Her şeyi içimizden geldiği gibi yaptık’ diyor.
SALON Şömine üstü tablo Ferdinand Marlhens’e ait. Şömine yanı Louis XIV koltuk kayınvalideden aile yadigarı. Öndeki kilim Ecer’in annesinin hediyesi. Şömine üstü okuyan kadın biblosunu, çocukları büyüten Haiti’li Simone kendi ülkesinden getirmiş. Mavi tabak İznik Vakfı’ndan.
Sedef Ecer, 25 yıldır Paris’te yaşıyor ve tiyatro, sinema ve televizyon yazarlığı, oyunculuğu ve yönetmenliği yapıyor. Yönetici eşi Henry ve 17 yaşındaki ikizleriyle birlikte paylaştığı evine misafir oluyoruz. ‘Paris’in eski sanayi semti Canal Saint Martin’de evimiz… Şimdilerin restoran ve sanat galerileriyle dolu bir bölge burası. Bütün eski atölyeler de loft oldu. Biz buraya 2000 yılında taşındık. İçinde bulunduğumuz bina yaklaşık 300 yıllık. Posta atlarını asmak için kullanılan kancalar gibi mimari detaylardan eski bir postane olduğu anlaşılıyor. Ayrıca bir dönem de tekstil atölyesi olarak kullanılmış ama 1700’lerden kalma bir bina olduğu için çok fazla ayrıntı bilinmiyor’ diye anlatmaya başlıyor Sedef Ecer…
SALON Kırmızı kanepe Habitat’tan, orta sehpa Conran Shop’tan alınmış. Zemindeki minderler Habitat, Türkiye ve hediye olarak karışık. Kilimler ise Ecer’in anne ve babasının ev hediyeleri. Kanepenin arka fonunda yer alan tablolar Estève ve Tal Coat’a ait litografiler, 4’lü tablo ise Dominique Masse imzasını taşıyor. Beyaz tavan aydınlatma Fontana Arte’den. Tepe köşedeki at, bir müze koleksiyonundaki Çin atlarının replikası. Salonda Ahmet Ertuğ’ya ait bir fotoğraf çalışması da yer almakta.
YEMEK BÖLÜMÜ Yemek masası ve sandalyeleri Ethnicraft’tan, sinema koltuğu Marais’de bir antikacıdan ve sarı vazo Le Bon Marché’tan alınmış. Kilim, Ecer’in annesinin hediyesi. Deri tekli koltuk Hugues Chevalier imzasını taşıyor. Ayaklı spot aydınlatma Marché aux Puces’te bir eskiciden alınmış. Kütüphane, eşi Henry’nin tasarımı, marangoza yaptırılmış. Bambu merdiven Marais’deki bir antikacıdan alınmış.
‘Dairemizin kullanım alanı 110 m² ancak asma katlar, merdiven ve kavdan dolayı 25 m² gibi bir artısı var. Tek katlı bir daire ama yüksek tavanlı olduğu için yatak odalarında asma katlar kullanarak yaşam alanımızı genişlettik. Sonuç olarak salon, dört oda (üç yatak odası ve çalışma odası) ve bir de şarap kavımız var. Evimizi tamamen biz dekore ettik ancak eski bir tekstil atölyesi olduğu için duvarların kırılması, planların yapılması, tavan yüksekliğinin kullanılması gibi konularda iki mimar arkadaşımızdan fikir aldık. Birisi Jean Nouvel’in proje ortağı ve önemli binalara imza atan Bernard Valero. Elbette onun gibi büyük bir mimardan böyle ufak bir mekan için hatır işi hizmet almak çok zevkliydi. Dev projelerle uğraşan biri olarak, 2 m² lik mekan çözümleri bulmak kendisine çok egzotik geldi ve aslında o da eğlendi. Diğer mimar arkadaşımız ise genellikle kamu binaları ve market tasarımı yapan arkadaşımız Hervé Salpin. O da koridorun eğimini hesaplayarak mekanı genişletti.
Evin dekorasyonu asla öngörülmüş bir proje olarak ilerlemedi ama dekorasyon aşamasından önce son derece bakımsız, terk edilmiş bir tekstil atölyesinin oturulur bir eve dönüşmesi için 6 ay gerekti. Bu arada eve yapılan ilk eleman kütüphane oldu. Yüksek tavanlı bir ev istememin sebebi kocaman bir kütüphane yapmaktı. Kütüphaneyi eşim çizdi ve hatta mutfağın tasarımını da kendisi yaptı. Evin belli bir dekorasyon tarzı yok. Tarzı ‘Biz’, ne seviyorsak o. İçimizden geldiği gibi döşedik’ diye belirtiyor Ecer.
ÇALIŞMA ODASI Antika çalışma masası kayınvalideden aile yadigarı. Çekmeceli ünite, evrak dolabı olarak kullanılıyor. Kilim Ecer’in annesinin hediyesi. Tablo Süleyman Saim Tekcan’dan, üzerinde Picasso’nun bir litografisi bulunuyor. Kırmızı kanepe Habitat’tan, lambader ise Fontana Arte’den alınmış.
MUTFAK VE KORİDOR Dolaplar Habitat ve Ikea karışımı, tencere ve tavalar ise endüstriyel mutfakçılardan toplanmış. Sarkıt lamba BHV’den, tabure Habitat’tan tercih edilmiş. Koridordaki uzun kilim Fas’tan alınmış.
Evin renk seçimleri de arkadaş işi olmuş. ‘Bir sabah fıstık yeşili fikriyle uyandım. Renk uzmanı bir arkadaşımız var, yani mesleği mimarlarla çalışarak mimari mekanlara renk seçmek. Kendisine sordum, fıstık yeşilini uygun buldu. Hatta iki farklı yeşil tonu, yanına da onu ortaya çıkaran beyaz ve gri nüanslarını kullandı. Yatak odası ve banyodaki kırmızı tonlarını eşimle birlikte seçtik. Çocuklar küçükken renkli odalar kullandı, büyüyünce de sade renkleri tercih ettiler. İki banyo dışında tüm zeminler parke, banyolar ise seramik. Evde, Türk kilim ve cicimlerimizin yanı sıra Fas’tan aldığımız bir ipek halımız var. Mobilya ve aksesuarlar olarak Habitat, Conran Shop, Ikea, BHV, Fontana Arte, Hugues Chevalier ve Ethnicraft dışında bit pazarından, seyahatlerden alınmış ve aileden hediye parçalar mevcut… Hatta aile yadigarı antika bir koltuk ve aynamız var. Gerisi ise tamamen 23 yıllık beraberliğimizde hoşumuza gittiği için oradan buradan aldığımız şeyler. Bazı eskiyen şeyleri de atmayız. Eşyaların yaşanmış ve köhne olması hoşumuza gidiyor’ şeklinde anlatan Ecer ‘Evimizde Tal Coat, Delauney, Estève gibi sanatçıların litografileri var. Bazıları arkadaşımız olan birkaç çağdaş sanatçının tablo ve fotoğraflarına da severek yer verdik’ diye ekliyor.
GENÇ ODASI İkiz kardeşlerin odalarında yer alan ve Henry’nin çizdiği masalar, raflar ve kitaplıklar marangoza, asma kat demirciye yaptırılmış. Sandalyeler Habitat’tan, tavan sarkıt aydınlatma Ikea’dan. Merdiven marangoza özel yaptırılmış.
YATAK ODASI Yatak, ayna, sandalye Habitat’tan alınmış, giyinme odası ise Sedef Ecer’in eşi Henry tarafından çizilmiş. Tavandaki sarkıt aydınlatma Habitat’tan, yatak örtüsü Le Bon Marché’den alınmış. Yatay tablo 17. yy’da yapılmış bir İstanbul panoramasının kopyası ve Ecer’in bir arkadaşı tarafından çifte hediye edilmiş.
BANYO Banyo seramikleri Carrelage du Marais’den tercih edilmiş. Tablolar Henri Dor imzasını taşıyor. Banyo dolabı bir eskiciden alınmış.
Evin, komşularla ortak kullanılan oldukça samimi bir avlusu mevcut. ‘Oraya pek çok bitki aldık. Banyo küvetinde ağaçlar, metal vazolarda çiçekler yetiştiriyoruz. Örneğin bir fesleğen koyuyoruz ve bütün komşular bir ay boyunca her akşam salataya koymak için oradan yaprak alıyor. Ortak kullandığımız bu avluda Paris’in en sıkı montaj stüdyolarından biri var. Avluya masa koyduk, montaj arası orada kahve ya da içki içiliyor, biz de girip çıkarken dünyaca ünlü sinemacılarla laflıyoruz. Ayrıca aşağıdaki yoga stüdyosuna gelen öğrenciler de oturuyor. Şık olsun diye değil de, maksat sohbet olsun diye döşenmiş bir avlu burası…’ diyerek sözlerini noktalıyor Sedef Ecer.
YAPIM RANA KORGÜL FOTOĞRAFLAR ENGİN AYDENİZ