Bakü doğumlu dekoratör ve mobilya tasarımcısı Leyla Uluhanlı’nın Moskova’da, Art Nouveau döneminde inşa edilen bir binada tamamladığı proje yumuşak bir renk paleti üzerinden ilerliyor. Uluhanlı, projenin dekorasyonunu üstlenmenin yanı sıra arşivlerden ulaştıkları orijinal çizimler sayesinde evi neredeyse ilk günkü haline dönüştürme hikayelerini anlatıyor.
Yapım GÖKÇE BURDURLU CÖMERT
Moskova’da ressamlar, heykeltıraşlar, yazarlar ve müzisyenlerin sıklıkla tercih ettikleri, kreatif popülasyonu yüksek bir semtteyiz. Rus Empresyonizminin önemli isimlerinden Ivan Korovin’in evi olarak bilinen ve aralarında Sovyet şair Mayakovsky ve Rus yazar Pasternak’ın da bulunduğu çok sayıda misafir ağırlamış bir daireye doğru ilerliyoruz. ‘Art Nouveau döneminde inşa edilen bu bina sıradışı mimarisiyle etraftakilerden kolayca ayrılıyor’ diyor Leyla Uluhanlı. Ferforje korkulukları ve Fransız balkonlarıyla Fransa’da hakim mimari stili anımsatan bina 20. yüzyılın başlarında mimar Ivan Kondratenko tarafından tasarlanmış. ‘Geniş pencereler sayesinde tüm odalar bolca ışık alıyor. Bu, Moskova için nadir rastlanan bir durum’ diyor Uluhanlı. Odalar arasında gezindikçe biz de Leyla Uluhanlı’ya hak vermeden edemiyoruz. Evin tuvaletlerinde bile pencereler karşımıza çıkıyor.
Tasarımcı toplamda 300 metrekarelik bir alana yayılan daireyi görkemli bir piyanonun da olduğu ferah bir salon, yemek odası, antre, çalışma odası, kendi banyoları ve giyinme odaları bulunan üç yatak odası, kahvaltı odası ve bir mutfak şeklinde kurgulamış. Tamamlanması bir yılın üzerinde süren projede zamanın büyük bir bölümü yapının orijinal halindeki tavan süslemelerini yeniden ortaya çıkarmak için harcanmış. ‘Tavanı orijinal haline döndürebilmemiz çok zaman aldı çünkü yıllar içinde evde yaşayan insanlar farklı farklı değişiklikler yapmış ve süslemelerin çoğu ciddi zarar görmüştü. Belediyenin arşivlerinden binanın orijinal çizimlerine ulaşıp tavandaki süslemeleri onlara uygun şekilde santim santim yeniledik’ diye anlatıyor tasarımcı. Evin güncellenen kurgusu sokak kapısından içeriye girenleri antre aracılığıyla salona yönlendiriyor. Buradan yemek odasına, kahvaltı odasına ve mutfağa geçiliyor. ‘Odalar birbiri içine açılıyor. Evin içinde ihtiyaç duyulması muhtemel tüm hareket şekillerini değerlendirdik’. Böylesine bir akış halinde olan kurgu içinde kullanılan ve çoğu Leyla Uluhanlı tasarımı olan mobilyalar da köşelerden kaçınıyor ve dairesel formlar üzerinden ilerliyor.
Bu denklem içindeki renk tercihleri de bejlerin ağırlıkta olduğu yumuşak bir palet hakimiyetinde kalıyor ve çok sayıda malzeme ve dokuyu bir araya getiriyor. ‘Dekorasyonda çok fazla renge yer vermeden sakin bir atmosfer yarattık; monokrom ve akıcı. İnsanı sakinleştiriyor ve Moskova gibi kalabalık bir şehrin kalbinde evinizden beklentinizin aslında bu olması gerektiğini anımsatıyor’.
Devamı ELLE Decoration Nisan / Mayıs 2019 sayısında