Grafik tasarımcısı Beti Mizrahi’nin Tophane’deki loft tarzı evi, hiç bitmeyen bir proje gibi, sürekli yenilenen ve farklı sentezlerle kabuk değiştiren yaşam alanlarından oluşuyor. Kozmopolit yapının tam merkezinde yer alan ve nostalji, yeşil, hamlık prensipleriyle tasarlanan evin her köşesinde Mizrahi’nin yaratıcı düşünce yapısının izlerini görmek mümkün.
SALON Kütüphane mahalledeki bir marangoza özel olarak yaptırmış. Eskitme ayna kapaklar ve kayar merdiven, iç mimar Cenk Karayazgan ile beraber tasarlanmış. Salonun merkezindeki ‘pole dance’ direği, Vaso Vasiko’nun bir hediyesi. Sarkıt lambalar, Şişhane’den alınmış malzemelerle ev sahibesinin bir DIY çalışması. Çiçekli kanepe Dank’tan, eskiden ev sahibesinin babası Leon Mizrahi’ye ait olan bej kanepe ise Koleksiyon Mobilya’dan. Orta sehpa olarak değerlendirilen sokak işi paletlerin üzerinde yer alan bakır aksesuarlar anne, kristal vazolar babaanne hatırası. Tekerlekli antika servis masası Çukurcuma’da bir eskiciden, bordo ve lacivert renkli zigonlar Habitat’tan alınmış. Piyano evin eski kiracısından hatıra. Duvara asılı tablolar ise İstanbul Modern müze dükkanından ve New York American Institue of Graphic Arts’tan alınmış.
Tophane’deyiz; şehrin kalbi burada atıyor. Galata, Cihangir, Asmalımescit, Taksim ve Karaköy’ün yanı başında, çok merkezi bir semt burası. Ev sahibimiz ise genç bir tasarımcı. Boxer köpeği Bu ve British Short Hair kedisi Lu-Lu ona eşlik ediyor bu kozada. Bekar bir genç kadın için Tophane zor ve güvenliği az bir semt gibi görünse de, ev sahibesi artık değişen insan profili ile burada yaşamın oldukça keyifli ve modern olduğunu söylüyor. ‘Ailemin bu mahallede başka mülkleri de bulunuyor. Onlarla ilgili çalışma yaparken şans eseri bu mekan karşıma çıktı. Aileme yakın olmak da ayrıca hoşuma gitti ve Kasım 2013’te taşındım. Evin tipine loft diyebiliriz, nitekim burası eski bir imalathane ve atölye. Ev olarak kullanan ilk kişi benim. Ev tek kat ve kullanım alanı 330 m². İki odası var, devamı açık plan kurgulanmış. Evin dekorasyonu genel olarak bana ait ama Ekim 2014’te iç mimar Cenk Karayazgan’ın desteği ile mekanı isteklerim doğrultusunda ikinci kez elden geçirdik. O dönemde neredeyse bir yıldır burada yaşar durumdaydım, bazı teknik ve estetik sıkıntılarım vardı. Tıkanmış, yorulmuştum. Farklı mimarlar ile görüşmeye başlamıştım. Dilimden ve derdimden en iyi anlayanın iç mimar Cenk Karayazgan olduğunu düşündüm ve kendisi ile ilerlemeye karar verdim. O, tanışıp konuştuğum mimarlar arasında farklılık yaratmaya ve yeni şeyler denemeye açık biriydi’ diye anlatmaya başlıyor Beti Mizrahi.
SALON – ÇALIŞMA ALANI Büyük çalışma masasının arka duvarındaki yeşil ve kırmızı tablolar, Volkan Yıldırmaz’ın çalışmaları.
ll. ÇALIŞMA ALANI Mekanın girişinde Vaso Vasiko’nun dövme koltuğu ve ev sahibesinin tasarımı yüksek aynalı bir sandalye yer alıyor. Bir duvar siyaha boyanarak kara tahta olarak kullanılmakta. Eskiden baba Leon Mizrahi’ye ait olan bordo koltuk Koleksiyon Mobilya’dan. Siyah çerçeveli tablo Santral İstanbul müze dükkanından, zemindeki Buhara halı Nur Halıcılık’tan seçilmiş. Renkli şemsiyeler Eminönü ve Karaköy’deki sokak satıcılarından alınmış. Masa Ikea’dan, ayna ise Ayşegül Süter’den.
‘Aslında dekorasyon çalışmaları halen sürüyor. Ev çok büyük olduğu için yavaş yavaş ilerliyorum. Değişimden keyif alan biriyim. Ev, alan içinde alan yaratmaya ve değişikliğe müsait. Ben değiştikçe, isteklerim ve çalışmalarım doğrultusunda evim de değişiyor ve değişmeye devam edecek. Burası daha önce ‘bir yaşam alanı’ olmadığı için duşu veya banyosu yoktu. Önceki kiracıdan kalan mutfak çok eski ve yatak odasının hemen önündeydi. Mutfağı merkeze taşıdım. Eski mutfağın yerine de geniş bir banyo yapmaya karar verdim. Tuvaletler çok kötü durumdaydı, kırdırıp baştan yaptırdım. Evin iç mekanlarını büyütmek ve alanları ferah göstermek adına kendimce çözümler uyguladım ancak doğasını bozmamaya da özen gösterdim. Zaten bu halini çok sevmiştim. Alanları ayırmak için yarı transparan ya da delikli malzemeler kullanırken, bazı alanlarda tül perde tercih ettim. Ayrıca aynalara da yer verdim. Sokağa bakan camlar bölmeliydi, onları da tek parça cam ile değiştirdim. Burayı hazırlarken yaşadığım ve gezdiğim şehirler, gördüğüm alternatif mekanlar, takip ettiğim tasarımcılar, gittiğim sergiler, partiler ve gece kulüpleri, tanıştığım çeşitli insan profilleri bana ilham kaynağı oldu. Özellikle New York, Brooklyn, Londra ve Berlin beni çok etkilemiştir’ diyerek yapılan değişiklikleri paylaşıyor.
MUTFAK Mekanda iç mimar Cenk Karayazgan tasarımı özel üretim ada ünitesi, dolaplar ve tezgah bulunuyor. Açık raf sistemi ve sarkıt aydınlatmalar Ikea’dan, bar sandalyeleri Çağlayan’da bir mağazadan alınmış.
Mizrahi, malzemelerde hamlık ve doğallık duygusunu korumuş. ‘Siyah rengi çok severim, sakinleştirici ve düzenleyici bulurum. Bazen kapatıcı, bazen sofistike, bazen de çok yönlü. Bu yüzden ara ara siyahlar var. İleride mekanı pop-up shop, pop-up gallery ve pop-up bazaar olarak kullanmak istediğim için de ağırlıklı olarak beyazı kullandım. Evin aydınlatma sistemini çözmek kolay olmadı. Zaman içinde eklemeler de olacak. Vantilatörlü ışıkları hep sevmişimdir. Girişte kullandığım sistemi bir aydınlatma dükkanından esinlenerek oluşturdum. Oturma grubunun üstündeki aydınlatma ise tamamen elektrikçiyle benim tasarımım. Bu sene ikinci kez tadilata başladığım zaman Şişhane’de çok vakit geçirdim. Vintage ampülleri hem eğlenceli hem de estetik buluyorum. Ampülleri öne çıkarmak istedim ve bir tam gün elektrikçi ile beraber deneme yanılma yöntemi ile uğraşıp mevcut çözümü bulduk. Masaüstü lambaların bir kısmı Ikea’dan. Perdelerde ise tül tercih ettim. 10 sene önce Miami Delano Oteli’nde ilk defa bu şekil bir kullanım görüp çok etkilenmiştim. Ön ve arka tarafı ayırırken ordan esinlendim. Bir de yatak odasında, cibinlik gibi ama tam değil… Zeminler çoğunlukla mermer, yatak odası ise parke. Eve taşındığımda zaten böyleydi, değiştirmedim. Sadece tuvalet ve banyoda zeminleri taş ve beton yaptırdım. Evdeki halıların çoğu Ikea’dan ama kıymetli bir Buhara halım da var’ diyerek anlatmaya devam ediyor Mizrahi.
BANYO Ev sahibesinin tasarımı metal pleksi lavabo etrafında vintage ampüllerle tamamlanmış Ikea aydınlatma bulunuyor. Ayna, yatak odasındaki makyaj masasının kırılan bir parçası. Zemindeki kurna ev sahibesinin ailesinin mahalledeki mülklerinden birinin bodrumundan çıkmış. Duşta kullanılan seramikler Kağıthane’deki Çalıklar’dan seçilmiş. Asılı bitkiler ise Bauhaus’tan.
YATAK ODASI Yatak, inşaat paletleri üzerine kurulmuş. Siyah başucu lambası Ikea’dan, duvara yaslanan maske ev sahibesinin kardeşinin hediyesi, Gabon’dan. Duvardaki Klimt baskı Ikea’dan, yatak üzerindeki kanat yastık Barselona’dan, vantilatörlü tavan aydınlatma ise Bauhaus’tan alınmış. Makyaj masası ve taburesi mahallede boşaltılan bir evden çıkma, avize Dank’tan. Yanındaki yeşil koltuklar eski kiracıdan kalma, orta sehpa ve ayna ise Tophane’deki bir eskiciden alınmış.
‘Evimdeki eşyaların çoğu önceki evlerimden, ailemden kalma ya da toplama eşyalardan oluşuyor. Dekorasyon alışverişleri ve toplamalar her yerden… Dank, Bauhaus ve Ikea’dan çeşitli ürünler, sokaktan toplanmış parçalar, Vaso Vasiko’nun dövme sandalyesi, kapanan bir gece kulübünden masa ve kolonlar, babamın eski ofis ve evinden mobilyalar, Çukurcuma eskicilerinden bazı parçalar, üst komşudan dolaplar, Çağlayan’dan bar sandalyeleri, kardeşimin projesinden arta kalan aydınlatmalar, benden önceki kiracıdan kalan bir piyano ve daha niceleri bulunuyor. Sanat eserlerinden bahsetmek gerekirse; Ayşegül Süter’den bir ayna, Volkan Yıldırmaz’ın iki adet akrilik tablosu, Phlash’in ‘Yeti Over Mount Fuji’ isimli baskısı ve Erkut Terliksiz’in karışık teknik bir işi bulunuyor, şimdilik!’ diyen ev sahibi ‘Ufak bir kapalı balkonum da var yatak odasının bitişiğinde. Herhalde irili ufaklı 10’dan fazla çeşit bitki mevcut. Bu alanda mobilyadan çok bitki var. Mobilya olarak yedi sene önce Ikea’dan almış olduğum beyaz bir dinlenme koltuğu ve bir mini buzdolabı bitkilerime eşlik ediyor. Doğada değilim, şehrin göbeğindeyim ama evdeki bu yeşilliğin içinde, kesinlikle köpeğim, kedim ve ben huzur buluyoruz. Özellikle de evden çıkmayı sevmeyen kedim için burası çok değerli’ diyerek sözlerini tamamlıyor Mizrahi ve Tophane’nin bohem ruhuna bir göz kırpıyor.
YAPIM RANA KORGÜL FOTOĞRAFLAR KADİR AŞNAZ